İngilizce cümle yapısındaki en önemli ögelerden biri de fiilerdir. Fiili olmayan bir İngilizce cümlesi gövdesi olmayan bir ağaca benzer; kabul edilemez. Dolayısıyla, cümle kurarken kullanacağımız fiillerin farkında olmak, İngilizce öğrenirkenki sürecinizde size çok büyük kolaylık sağlayacaktır. Fiilleri ne kadar ezberlersek ezberleyelim, bunun bize uzun vadede bir yararı olmayacaktır. Aşağıda sizler için yazdığımız İngilizce’deki en çok kullanılan fiiler listesinde bulunan tüm fiilleri ezberlemeye kalkarsanız, işin içinden çıkamazsınız. “E peki ezberlemeden nasıl olacak bu iş?” diye söylendiğinizi duyar gibiyiz. İngilizce’yi pratik etmeden, sadece ezberleyerek öğrenemezsiniz. O yüzden en önemli nokta pratik. Aşağıda verdiğimiz listedeki fiilerle cümleler oluşturabilirseniz hem bu fiiller sizin için daha akılda kalıcı olacak hem de cümle yaratmaya çalışırken ortaya çıkabilecek komik cümlelerle eğlenebileceksiniz. Cümle oluştururken yardımcı olması için, fiillerin cümle içinde ne hallerde olabildiğini ve bu hallerle ilgili cümle örneklerini içeriğimizin alt başlıklarında görebilirsiniz. İyi okumalar!
En Çok Kullanılan İngilizce Fiiller Listesi
İngilizce Fiil | Okunuşu | Türkçe Anlamı |
Accept | Iksept | Kabul etmek, onaylamak |
Achieve | Içiv | Başarmak, üstesinden gelmek |
Act | ekt | Davranmak, rol yapmak |
Add | Ed | Eklemek |
Admit | Edmit | Itiraf etmek, kabul etmek |
Affect | afekt | Etkilemek |
Afford | Eford | Gücü yetmek |
Agree | egri | Katılmak (bir görüşe) |
Aim | eym | Amaçlamak |
Allow | elau | Izin vermek |
Answer | ensır | Cevap vermek |
Appear | Epi-ır | Görünmek |
Apply | eplay | Başvurmak (işe) |
Argue | Argü-yu | Tartışmak |
Arrange | a-reync | Düzenlemek, ayarlamak |
Arrive | e-rayv | Varmak (bir yere) |
Ask | Esk | 1 Sormak 2 istemek |
Attack | a-tek | Saldırmak, saldırıda bulunmak |
Avoid | e-voyd | Kaçınmak |
Be | Bi | Olmak |
Beat | Biit | Dövmek, vurmak, yenmek |
Become | Bi-kam | Olmak, -e haline gelmek |
Begin | bigin | Başlamak |
Believe | Bı-liiv | Inanmak |
Bend | Bend | Bükmek |
Bet | Bet | Iddiaya gitmek |
Bid | Bid | Teklif vermek |
Bite | Bayt | Isırmak |
Bleed | Bı-liid | Kanamak |
Blow | Bı-lou | Uçmak, uçurmak |
Break | Bı-rek | Kırmak, bozmak |
Breed | Bı-riid | Doğurmak, yavrulamak |
Bring | Bı-ring | Getirmek |
Build | Bi-yıld | İnşa etmek, dikmek (bina) |
Burn | Börn | Yanmak, yakmak |
Burst | börst | Patlamak |
Buy | Bay | Satın almak |
Call | Kol | Çağırmak, aramak |
Catch | keç | Yakalamak, yetişmek |
Choose | Çuuz | Seçmek |
Come | Kam | Gelmek |
Cost | Kost | Tutmak (fiyat) |
Creep | Kı-riip | Sürünmek, ürpermek |
Cut | Kat | Kesmek, doğramak |
Damage | De-mıc | Zarar vermek |
Dance | dens | Dans etmek |
Deal | Diyıl | Dağıtmak, Davranmak, İş yapmak |
Decide | di-sayd | Karar vermek |
Decrease | Dık-riiz | İnişe geçmek (oran, miktar) |
Deliver | Dı-li-vır | Yollamak, göndermek |
Demand | di-mend | İstemek, talep etmek |
Deny | di-nay | Reddetmek |
Depend | Dı-pend | Bağlı olmak |
Describe | Dis-kı-rayb | Tanımlamak, betimlemek |
Design | di-zayn | Dizayn etmek, tasarlamak |
Destroy | Dist-roy | Yok etmek |
Develop | di-ve-lıp | Geliştirmek |
Die | Day | Ölmek |
Dig | Dig | Kazmak |
Do | Du | Yapmak |
Draw | Dırou | Çizmek |
Dream | Dıriim | Hayal etmek |
Drink | Dırink | İçmek |
Drive | Dırayv | Sürmek (araba, taşıt) |
Eat | Iit | Yemek |
End | End | Sonu gelmek |
Enjoy | In-coy | Eğlenmek |
Examine | Eg-ze-min | Muayene etmek, incelemek |
Exist | Eg-zist | Var olmak |
Exit | Egzit | Çıkış yapmak |
Expect | Iks-pekt | Beklenti içinde olmak |
Experience | Iks-pi-ri-yıns | Deneyimlemek |
Explain | Iks-pıleyn | Açıklamak |
Explore | Iks-pılor | Keşfetmek, araştırmak |
Express | Iks-pires | İfade etmek, belirtmek |
Fail | Feyıl | Başarısızlığa uğramak |
Fall | Fol | Düşmek |
Feed | Fiid | Beslemek |
Feel | Fiyıl | Hissetmek |
Fight | Fayt | Kavga etmek |
Find | Faynd | Bulmak |
Fly | Fılay | Uçmak, uçurmak |
Fold | Fold | Katlamak |
Follow | Folou | Takip etmek |
Forbid | Forbid | Yasaklamak |
Force | Fors | Zorlamak |
Forget | Fır-get | Unutmak |
Forgive | Fır-giv | Affetmek |
Freeze | Fıriiz | Dondurmak |
Get | Get | Almak, elde etmek |
Give | Giv | Vermek |
Glow | Gılou | Parlamak |
Go | Gou | Gitmek, devam etmek |
Grow | Gırou | Yetişmek, büyümek, gelişmek |
Hang | Heng | Takılmak, asmak |
Have | Hev | Sahip olmak |
Hear | Hiyır | Duymak, işitmek |
Help | Help | Yardım istemek, yardım etmek |
Hide | Hayd | Saklanmak |
Hit | Hit | Vurmak |
Hold | Hold | Tutmak |
Hurt | Hört | acıtmak |
Improve | İmpruuv | Gelişmek, geliştirmek |
Increase | In-kıriz | Yükselişe geçmek (oran) |
Keep | Kiip | Devam etmek, sürdürmek |
Kick | Kik | Tekme atmak |
Know | Nou | Bilmek |
Lay | Ley | Uzanmak |
Lead | Liid | Öncülük etmek, ön vermek |
Lean | Liin | Uzanmak, yatmak |
Leave | Liiv | Ayrılmak, terk etmek |
Lend | Lend | Borç para vermek |
Let | Let | Izin vermek |
Lie | Lay | Yalan söylemek |
Like | Layk | Sevmek, hoşlanmak |
Live | Liv | Yaşamak |
Look | Luuk | Bakmak, araştırmak |
Lose | Luus | Kaybetmek |
Make | Meyk | Yapmak, oluşturmak |
Manage | Menıc | Idare etmek, yönetmek, başarmak |
Mark | Mark | Işaretlemek |
Matter | Metır | Önemli olmak, önem taşımak |
May | Mey | Mümkün olmak, olası olmak |
Mean | Miin | Anlamına gelmek, kastetmek |
Meet | Miit | Tanışmak, buluşmak |
Mention | Menşın | Bahsetmek, yorum yapmak |
Mind | Maynd | Düşünmek, akılda bulundurmak |
Miss | Miss | Özlemek, kaçırmak |
Move | Muuv | Hareket etmek, taşınmak |
Need | Niid | Ihtiyacı olmak |
Notice | Nodis | Fark etmek |
Obtain | Ibteyn | Elde etmek |
Occur | Ikör | Meydana gelmek |
Offer | Afır | Teklifte bulunmak, sunmak |
Open | Oupın | Açmak |
Order | Ordır | Sipariş etmek |
Own | Ovn | Sahip olmak |
Pass | Pes | Pas geçmek |
Pay | Pey | Ödemek |
Perform | Pırform | Göstermek, yerine getirmek |
Pick | Pik | Seçmek |
Place | Pıleys | Yerleştirmek |
Plan | Pılen | Plan yapmak |
Play | Pıley | Oynamak |
Put | Put | Koymak |
Quit | Kuvit | Bırakmak |
Reach | Riiç | Ulaşmak |
Read | Riid | Okumak |
Realize | Riyılayz | Farketmek |
Receive | Rısiiv | Almak |
Recognize | Rekıgnayz | Tanımak |
Record | Rekırd | Kaydetmek |
Reduce | Redus | Azaltmak |
Reflect | Rıflekt | Yansıtmak |
Refuse | Refyuz | Reddetmek |
Regard | Rigard | Göz önünde bulundurmak |
Release | Rıliz | Salmak |
Remain | rımeyn | Kalmak |
Remember | Rımembır | Hatırlamak |
Remove | Rimuuv | Ortadan kaldırmak |
Repeat | Rıpit | Tekrar etmek |
Replace | Ripleys | Yerini değiştirmek, yer değiştirmek |
Reply | Riplay | Geri dönmek (cevap vermek) |
Report | Riport | Rapor etmek, şikayet etmek |
Represent | Riprizent | Temsil etmek |
Require | Rikuayır | Gerektirmek |
Rest | Rest | Dinlenmek |
Return | Ritörn | Geri dönmek |
Reveal | Rıviyıl | Ortaya çıkarmak |
Ring | Ring | Çalmak (telefon, zil) |
Rise | Rayz | Doğmak, yükselmek |
Roll | Rol | Yuvarlamak, yuvarlanmak |
Run | Ran | Koşmak, çalıştırmak, yönetmek |
Say | Sey | Söylemek |
See | Sii | Görmek, anlamak |
Seem | Siim | Görünmek, gözükmek |
Sell | Sel | Satmak |
Send | Send | Göndermek, yollamak |
Set | set | Hazırlamak |
Settle | Setıl | (insanları)(bir yere) yerleştirmek |
Shake | Şeyk | Sallamak, çalkalamak |
Shine | Şayn | Parlamak, ışıldamak |
Shoe | Şuu | Nal çakmak |
Shoot | Şuut | Kurşun ya da top atmak |
Show | şov | Göstermek |
Shrink | Şırink | Küçülmek, kumaşın çekmesı |
Shut | şat | Kapamak |
Sing | Sing | Şarkı söylemek |
Sink | Sink | Boğulmak |
Sit | Sit | Oturmak |
Ski | Sıki | Kaymak |
Slap | Sılep | Tokatlamak |
Slay | Sıley | Öldürmek |
Sleep | Sıliip | Uyumak |
Slice | Sılays | Dilimlemek |
Slide | Sılayd | Kaymak, kaydırmak |
Slip | Sılip | Ayağı kaymak |
Speak | Sıpiik | Konuşmak |
Spend | Sıpend | Harcamak |
Spill | Sıpil | Dökmek |
Spread | Sıpreed | Yaymak |
Stand | Sıtend | Ayakta durmak |
Start | Sıtart | Başlamak, başlatmak |
Steal | Sıtiyıl | Çalmak (hırsızlık yapmak) |
Stick | Sıtik | Bağlı kalmak, yapıştırmak |
Sting | Sıting | Arı sokmak |
Stink | Sitink | Kokmak, kokuşmak |
Swear | sıveer | Yemin etmek |
Sweep | Sıviip | Süpürmek |
Swim | Sıvim | Yüzmek |
Swing | Sıving | Sallanmak |
Take | teyk | AlmAk |
Talk | Tolk | Konuşmak |
Teach | Tiiç | Öğretmek |
Tear | Tiyır | Yırtmak, yırtılmak |
Tell | Tel | Anlatmak, söylemek |
Think | tink | Düşünmek |
Throw | Tırou | Atmak, fırlatmak |
Touch | Taç | Dokunmak |
Train | Tıreyn | Eğitmek |
Travel | tırevıl | Seyehat etmek |
Treat | Tıret | Davranmak, muamele etmek |
Try | Tıray | Denemek, çabalamak, uğraşmak |
Turn | törn | Dönmek |
Understand | Andırsıtend | Anlamak |
Use | Yuz | Kullanmak |
Visit | Vizit | Ziyaret etmek |
Vote | Vout | Oy vermek |
Wait | Veyt | Beklemek |
Wake | Veyk | Uyanmak |
Walk | Volk | Yürümek |
Want | Vant | İstemek, arzulamak |
Warn | Vorn | Uyarmak |
Wear | Veer | Giymek, giyinmek |
Win | Vin | Kazanmak |
Wish | Viş | Dilemek (dilek) |
Work | Vörk | Çalışmak (iş) |
Worry | Vöri | Endişelenmek |
Write | Rayt | Yazmak |
Yawn | Yaan | Esnemek |
Yell | Yel | Bağırmak |
Zoom | zuum | Yakınlaştırmak |
İngilizce En Çok Kullanılan Fiiller ile Cümle Örnekleri
Aşağıda ise en çok kullanılan İngilizce fiillerden bazılarına cümle örnekleri verdik. Sizler de aşağıdaki örneklerden yola çıkarak, çalışacağınız fiillere örnekler bulabilirsiniz.
Accept
She accepted that she killed her mother. (Annesini öldürdüğünü Kabul etti)
Answer
I called my father but he did not answer the phone. (Babamı aradım ama telefona cevap vermedi)
Break
If I break my leg, I cant go to schol for 3 month. (Bacağımı kırarsam okulama 3 boyunca gidemem)
Buy
I want to buy this bag but it is so expensive. (Bu çantayı almak isterdim ama çok pahalı)
Come
My father asked me to come with him to the market. (Babam onunla markete gelmemi istedi)
Decide
My mother decided to leave us. (Annem bizi bırakmaya karar verdi)
Eat
If you eat vegetables, you feel healthy. (Eğer sebze yersen sağlıklı hissedersin)
Fall
Please hold my hands or else I will fall. (Lütfen ellerimden tutun yoksa düşeceğim)
Feel
I cant feel my hands because of the cold weather. (Soğuk hava yüzünden ellerimi hissedemiyorum)
Go
I am going to go to Italy this summer. (Bu yaz Italya’ya gideceğim)
Help
I helped my mother to cook dinner. (Akşam yemeğini pişirmesinde yardım ettim anneme.)
Increase
Prices of cars will increase because of the pandemic
Know
I know that I can learn how to drive a car. (Araba sürmeyi öğrenebileceğimi biliyorum)
Make
I made a cake for my fiancee (Nişanlım için pasta yaptım)
Manage
The teacher managed to keep silence in the classroom (Öğretmen sınıftaki sessizliği sürdürmeyi başardı)
Notice
I did not notice there was a turtle in my bag. (Çantamında içinde bir kaplumbağa olduğunu farketmedim)
Pick
I picked the best apples but still there are rotten ones. (En iyi elmaları seçtim ama hala çürükler var.)
Remember
I can’t remember where I put my purse. (Cüzdanımı nereye koyduğumu hatırlayamıyorum)
Say
He proposed me and I said ‘yes’ (Evlilik teklifi etti ve ben de evet dedim)
Seem
He did not seem like crying but his eyes become red. (Ağlıyor gibi gözükmüyordu ama gözleri kızardı.)
Travel
My uncle travels a lot. (Amcam çok gezer.)
Use
I don’t know how to use a keyboard. (Klavye nasıl kullanılır bilmiyorum)
Visit
Because I did not visit my grandparents for a long time, they got cross with me. (Büyükanne ve büyükbabamı uzun zamandır ziyaret etmediğim için bana küstüler.)
Win
My team won the match. (Benim takımım maçı kazandı.)
Worry
Please, don’t worry, we will make it alright. (Lütfen endişelenme, biz onu yoluna koyacağız.)
Yell
When my father yelled at me, I started crying. (Babam bana bağırdığında, ağlamaya başladım)
İngilizce Fiiller ile İlgili Diğer Konular Nelerdir?
İngilizce’de cümle içindeki fiiller cümlenin anlatılmak istenen zamanına göre değişiklik gösterebilmektedir. Simple Present Tense, simple Past tense, Future tense gibi zamanlar, fiilleri değişik hallerde kullanmamızı gerektirebilir. Gereklilik ve zorunluluk kiplerinde fiilimizi yalın halde kullanmamız gerekir. Bir sonraki başlıkta bu halleri ve fiilere getirmemiz gereken ekleri yazdık.
İngilizce Fiillere Getirilen Ekler
- Simple Present tense kullanacağımız cümlenin fiili, öznesi eğer He/She/It ten biriyse, o zaman fiilimizin son harfi göz önünde bulundurularak -s/ -es/ -ies takısı almaktadır.
Örneğin:
-She works at hospital. (O hastanede çalışır)
-He wishes for being policeman. (O bir polis olmayı istiyor.)
-A mosquito flies over me every day. (Her gün bir sinek üzerimden uçar)
- Simple Past tense kullanacağımız cümlenin fiili, öznesi farketmeksizin son harfi göz önünde bulundurularak -ed/ -d/ -ied takısı almaktadır.
Örneğin:
-She accepted that she killed her mother. (Annesini öldürdüğünü Kabul etti)
-I failed at passing my math exam. (Matematik sınavımı geçmekte başarısız oldum)
- Yardımcı fiil kullanılan cümlelerde ise fiilimiz yalın halde kullanılır. Yalın halde kullanılmayı gerektiren yardımcı fiiler şunlardır: future tense yapıları (will / be going to) , simple past tense olumsuz yardımcı fiili (did not) , gereklilik ve zorunluluk fiileri (modal verbs) (may, could, can, be able to, must etc.)
Örneğin:
-She must work at hospital. ( O hastanede çalışmak zorundadır)
-I will go swimming tomorrow. (Yarın yüzmeye gideceğim)
-My parents did not allow me to go that party. (O partiye gitmeme ailem izin vermedi)
Düzensiz İngilizce Fiilleri
İngilizce’de fiiller Simple Past tense söz konusu olduğunda düzenli ve düzensiz olarak iki gruba ayrılmaktadır. Düzenli fiiller sadece -d, -ed ve -ied eklerini alabilirken, düzensiz İngilizce fiilleri ek almayıp başka kullanımlara sahiptir.
Örneğin :
Be -> was/were
Beat -> beaten
Begin -> began
Break -> broke
Build -> built
Buy -> bought
Catch -> caught
Teach -> taught
Think -> tought
Sleep -> slept
Yukarıda gösterdiğimiz düzensiz fiil örnekleri gibi daha niceleri bulunmaktadır. Bu düzensiz fiilleri ne kadar çok kitap okursanız ne kadar fazla yerde görürseniz o kadar hızlı ve etkili şekilde öğrenebilirsiniz.
[ays_quiz id=’3′]