İngilizceyi hızlıca ve kolayca öğrenmenin yolu, bol bol kelime öğrenmektir. Dikkat ederseniz kelime ezberlemek değil kelime öğrenmek ifadesini kullandık. Uzun vadede ezberlemiş olduğunuz kelimeleri unutacağınız aşikar. O halde kelimeleri en kolay ne şekilde öğrenebiliriz onu düşünelim. Öğreneceğiniz kelimeleri konular halinde gruplara ayırmak iyi bir yöntem olabilir. Bu sayede ilginizi çeken konulardan başlayabilir ve belki de daha hızlı ilerleyebilirsiniz. Kelimeleri öğrenirken flash cards , yani kelime kartları kullanabilirsiniz. Bu kartların bir yüzüne üstünde çalışacağınız kelimeyi, diğer yüzüne ise anlamını yazabilir ve bunları tekrar ederek pekiştirebilirsiniz. Bunlara ek olarak serbest çağrışım yöntemiyle de bazı kelimeleri aklınızda tutabilirsiniz. Kelimelerin hangi kökten geldiğini inceleyip türeyen kelimelerin arasındaki bağlara da göz atabilirsiniz. Unutmayın istikrar her konuda olduğu gibi bu konuda da çok önemli bir yer tutuyor. Kelimelerinizi seçin ve hiç vakit geçirmeden düzenli bir şekilde bunların üzerinde çalışmaya başlayın!
İngilizce Kelimelerin Yazılışı Zor mudur ?
Kelimelerin yazımı Türkçede ve İngilizcede elbette farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklara bir de İngilizcede, Türkçedeki gibi kesin kuralların olmaması eklenince işler biraz daha zorlaşıyor gibi görünüyor. Fakat lütfen bu durum sizi endişelendirmesin. İngilizce öğrenmeye başladığınızda, bu çalışmaya belli ve düzenli bir süre ayırdığınızda hızla ilerlediğinizi gözlemleyeceksiniz. Unutmayın ki İngilizcede kelimelerin yazımı , Türkçedeki yazımdan farklı olsa da kısa süre içerisinde bu yazımı da öğrenmeniz mümkün.
İngilizcede En Çok Kullanılan 1000 Kelime Ve Cümle
- It does not matter. – Fark etmez, önemli değil
- Join me. – Katıl bana.
- Let’s catch up! – Hadi arayı kapatalım
- Let’s do it! – Hadi yapalım
- Give me a hand. – Bana el uzat.
- Good afternoon – İyi günler
- Good night – İyi geceler
- Land – Arazi
- Different – Farklı
- Home – Ev
- Us – Bize
- Move – Hareket
- Try – Denemek
- Kind – Tür
- Hand – El
- Picture – Resim
- Again – Tekrar
- Change – Değişim
- Off – Kapalı
- Play – Oyun
- Spell – Büyü
- Air – Hava
- Away – Uzakta
- Animal – Hayvan
- House – Ev
- Point – Nokta
- Page – Sayfa
- Letter – Mektup
- Mother – Anne
- Answer – Cevap
- Found – Bulundu
- Study – Çalışma
- Still – Yine
- Learn – Öğrenmek
- Should – Meli
- America Amerika
- World – Dünya
- High – Yüksek
- Every – Her
- Near – Yakın
- Add – Eklemek
- Food – Gıda
- Between – Arasında
- Own – Kendi
- Below – Aşağıda
- I do not agree. – Katılmıyorum
- I got it. – Anladım / Aldım
- I hate you! – Senden nefret ediyorum
- Have a good weekend – İyi hafta sonları
- I admire you. – Sana hayranım.
- I apologize. – Özür dilerim
- I love you. – Seni seviyorum
- I think so. – Sanırım
- I would love to. – Çok isterim.
- I am busy. – Meşgulüm
- I am sorry. – Üzgünüm
- I am tired – Yorgunum
- I am good. – İyiyim.
- I can not wait. – Bekleyemiyorum, sabırsızlanıyorum.
- I do not have time. – Zamanım yok
- Believe me. – İnan bana.
- Call me back. – Beni geri ara.
- Come with me. – Benimle gel.
- Have a good trip. – İyi yolculuklar
- See you later. – Sonra görüşürüz
- Talk to you tomorrow. – Yarın konuşuruz
- I hope so. – Umarım
- I knew it. – Biliyordum
- Thank you very much. – Çok teşekkür ederim.
- Your turn. – Senin sıran
- Nice to meet you – Tanıştığıma memnun oldum
- Not yet. – Daha değil
- Absolutely not. – Kesinlikle olmaz. Kesinlikle hayır.
- Are you coming with me? – Benimle geliyor musun?
- Are you sure? – Emin misin?
- As soon as possible. – Mümkün olan en kısa zamanda.
- Call me tomorrow. – Yarın beni ara.
- Do you understand? – Anlıyor musun?
- Do you want it? – Bunu istiyor musun?
- Do you want something? – Bir şey ister misin?
- Do not do it. – Bunu yapma.
- Do not exaggerate. – Büyütme. Abartma.
- Have a nice day. – İyi günler.
- How long will you stay? – Ne kadar kalacaksın?
- How much? – Ne kadar? (para)
- You are wasting my time. – Zamanımı harcıyorsun.
- I can do it.– Bunu yapabilirim.
- I can not believe it. – Buna inanamıyorum.
- I do not like it. – Bundan hoşlanmıyorum.
- I do not think so. – Sanmam.
- I feel much better. – Çok daha iyi hissediyorum.
- I found it. – Onu buldum.
- I am hungry. – Açım. Karnım aç.
- I am leaving. – Ben gidiyorum.
- I am used to it. – Buna alışkınım.
- I will try. – Deneyeceğim.
- I am bored. – Sıkıldım.
- I’m having fun. – Eğleniyorum. İyi zaman geçiriyorum.
- I’m ready. – Hazırım.
- It smells good. – İyi kokuyor. Güzel kokuyor.
- It’s all right. – Her şey yolunda.
- It’s time to go. – Gitme zamanı.
- It’s impossible. – Bu imkansız.
- It’s not difficult. – Bu zor değil.
- It’s not worth it. – Buna değmez.
- See you tomorrow. – Yarın görüşürüz.
- She is my best friend. – O benim en iyi arkadaşım.
- She is so smart. – O çok zeki.
- Slow down! – Yavaşla!
- That’s enough. – Bu yeterli.
- They like each other. – Birbirlerinden hoşlanıyorlar.
- Wait for me. – Beni bekle.
- Hear – Duymak
- Stop – Dur
- Without – Olmadan
- Second – İkinci
- Later – Sonra
- Miss – Kadın
- Idea – Fikir
- Enough – Yeterli
- Eat – Yemek
- Face – Yüz
- Watch – Izlemek
- Far – Uzak
- Indian – Hintli, Kızılderili
- Really – Gerçekten
- Almost – Neredeyse
- Let – İzin Vermek
- Above – Yukarıda
- Girl – Kız
- Sometimes – Bazen
- Mountain – Dağ
- Cut – Kesmek
- Young – Genç
- What did you say? – Ne dedin?
- What do you think? – Ne düşünüyorsun?
- What is he talking about? – O neden bahsediyor?
- What’s going on? – Neler oluyor?
- Where are you going? – Nereye gidiyorsun?
- You look tired. – Yorgun görünüyorsun.
- You’re welcome. – Rica ederim. Önemli değil.
- How was your weekend? – Hafta sonunuz nasıl geçti?
- Where did you get it? – Bunu nereden aldın?
- Can you please repeat that? – Tekrar eder misiniz lütfen?
- Can I help you? – Yardım edebilir miyim?
- Anything else? – Başka bir şey var mı?
- What is your name? – İsmin ne?
- What do you need? – Neye ihtiyacın var?
- Area – Alan
- Mark – Marka
- Dog – Köpek
- Horse – At
- Birds – Kuşlar
- Problem – Sorun
- Complete – Tam
- Room – Oda
- Knew – Biliyordu
- Since – Beri
- Ever – Hiç
- Piece – Parça
- Told – Söylendi
- Usually – Genellikle
- Didn’t – Yapmadı
- Friends – Arkadaşlar
- Is it true or false? – Doğru mu yanlış mı?
- What is wrong with you? – Neyin var?
- How are things doing? – İşler nasıl gidiyor?
- What happened? – Ne oldu?
- Do you speak our language? – Dilimizi konuşabiliyor musunuz?
- Are – ‘be’ (Olmak) Fiilinin Ikinci Tekil Ve Çoğul Şahıslar Hali
- As – (Zarf) Kadar, Olarak, Gibi, Iken. (Bağlaç) Ki; Madem; Olduğu Gibi, Diği Gibi, Iken, Irken; Karşın, Rağmen; Mademki
- With- (Edat) Ile, Birlikte, Beraber, Li
- His – Onun, Onunki
- They – Onlar, Insanlar
- I – Ben
- At – (Edat) De, Da, Ye, Ya, E, A
- Be – Olmak, Bulunmak, Var Olmak; Anlamına Gelmek; Mal Olmak; Tutmak (Para); Durmak
- This – Bu / (Zarf) Bu Kadar, Böyle
- Have – Sahip Olmak, Olmak, Elde Etmek, Almak, Yapmak, Etmek, Kabul Etmek, Zorunda Olmak, Bulunmak
- From – (Edat) Den, Dan, Beri, Den Beri, Itibaren
- Or – Veya
- One – Bir, Bir Tane, Biri, Birisi, Kimse, Tek
- Had – ‘have’ Fiilinin Geçmiş Zaman Hali
- By – Tarafından (Tek Başına Kullanılmaz, Kelimeyle Kullanılır)
- Word – Kelime
- But – Fakat
- Not – Değil
- What – Ne
- All – Herşey
- Were – ‘be’ Fiilinin Geçmiş Zamanı
- We – Biz
- When – Ne Zaman
- Your – Senin
- Can – Yapabilmek
- Said – Dedim
- There – Orada
- Use – Kullanmak
- An – Bir (Tek Başına Kullanılmaz, Kelimeyle Kullanılır) Ör: An Umbrella
- Each – Her
- Which – Hangi
- She – O (Kadın Için)
- Do – Yapmak
- How – Nasıl
- Their – Onların
- If – Eğer
- Will – Irade
- Up – Yukarı
- Other – Diğer
- About – Hakkında
- Out – Dışarı
- Many – Çok
- Then – Sonra
- Them – Onları
- These – Bunlar
- So – Yani
- Some – Bazı
- Her – Onu
- Would – Cekti, Caktı, Erdi, Ermi (Soru Hali), Ermiydi (Soru Hali)
- Make – Yapmak
- Like – Hoşuna Gitmek, Hoşlanmak, Sevmek, Beğenmek, İstemek
- Him – Onu
- Into – İçine, İçeriye, Haline, -e, -ye
- Time – Zaman
- Has – Vardır
- Look – Bakmak
- Two – İki
- More – İsim: Çok, Fazla Şey, Fazlalık / Sıfat: Daha Çok, Daha Fazla / Zarf: Daha, Bir Kat Daha
- Write – Yazmak
- Go – Gitmek
- See – Görmek
- Number – Numara
- No – Hayır
- Way – Yol
- Could – Yapabilir
- People – Insanlar
- Did you lose your bag? – Çantanızı mı kaybettiniz?
- Can I ask you something? – Sana bir şey sorabilir miyim?
- Did you need anything? – Bir şeye ihtiyacın var mı?
- The – Isimden Önce Kullanılır. Anlam Içermez. Ör: The Book
- Of – (Edat) Nin, In, Den, Li, Yüzünden
- And – (Bağlaç) Ve, Ile, De
- A – Bir (Tek Başına Kullanılmaz, Isimle Kullanılır) Ör: A Boy
- To – (Edat) E, Ye, Ya, E Doğru, Göre, Karşı
- In – (Edat) De, Da, Içinde, Içine, Halinde, Olarak, Içeriye, Içeri. (Sıfat) Iç, Içerde
- Train – Tren
- Blue – Mavi
- Wish – Dilek
- Drop – Düşürmek
- Developed – Gelişmiş
- Window – Pencere
- Difference – Fark
- Distance – Mesafe
- Heart – Kalp
- Sit – Oturmak
- Sum – Toplam
- Summer – Yaz Mevsimi
- Wall – Duvar
- Forest – Orman
- Probably – Muhtemelen
- Legs – Bacaklar
- Sat – Oturdu
- Main – Ana
- Winter – Kış
- Is – ‘be’ (Olmak) Fiilinin Üçüncü Tekil Hali. Ör: He Is … / She Is … / It Is …
- You – Sen, Siz, Sana, Size, Seni, Sizi
- That – Şu, O, Ki, Diye (Sıfat) Öteki. (Zarf) Bu Kadar, O Kadar, Böyle. (Bağlaç) Şu, O, Ki, Diye, Için
- It – O, Onu, Ona
- He – O (Erkek Için)
- Was – ‘be’ (Olmak) Fiilinin Geçmiş Zaman Hali
- For – (Edat) Için, Göre, Amacıyla, Doğru, Uygun, Yönünde, Yarayan, Karşı, Dolayı, Sebebiyle. (Bağlaç) Dolayı, Nedeniyle, Çünkü, Zira
- On – (Edat) Üstünde, Üzerinde, De, E Doğru, Yönünde, Ile, Civarında, Esnasında. (Zarf) Durmadan, Sürekli Olarak, Üstünde (Giysi), Giymiş Olarak, Beri, Bu Yana. (Sıfat) Olmakta Olan, Devam Etmekte Olan, Çalışmakta, Devrede, Sahnede, Hazır
- How are you? – Nasılsın
- My – Benim
- Than – Göre
- First – Ilk
- Water – Su
- Been – Olmuştur
- Call – Çağrı
- Who – Kim
- Oil – Sıvı Yağ
- Its – Onun
- Now – Şimdi
- Find – Bulmak
- Long – Uzun
- Down – Aşağı
- Day – Gün
- Did – ‘do’ Yapmak Fiilinin Geçmiş Zamanı
- Get – Almak
- Come – Gelmek
- Made – Yapılmış
- May – Olası Olmak, Mümkün Olmak, Ebilmek, Abilmek
- Part – Bölüm
- Over – Üzerinde
- New – Yeni
- Sound – Ses
- Take – Almak
- Only – Sadece
- Little – Küçük
- Work – Iş
- Know – Bilmek
- Place – Yer
- Year – Yıl
- Live – Canlı
- Me – Beni
- Back – Siyah
- Give – Vermek
- Most – En
- Kept – Tutulmuş
- Interest – Ilgi
- Arms – Silah, Cephane
- Brother – Erkek Kardeş
- Race – Yarış
- Resent – Yeniden Gönderilen
- Beautiful – Güzel
- Store – Mağaza
- Job – İş
- Edge – Kenar
- Past – Geçmiş
- Sign – İşaret
- Record – Kayıt
- Finished – Bitmiş
- Discovered – Keşfedilen
- Wild – Vahşi
- Happy – Mutlu
- Beside – Yanında
- Very – Çok
- After – Sonra
- Thing – Şey
- Our – Bizim
- Just – Sadece
- Name – İsim
- Good – İyi
- Sentence – Cümle
- Wide – Geniş
- Written – Yazılı
- Length – Uzunluk
- Reason – Sebep
- Man – Adam
- Think – Düşünmek
- Say – Söylemek
- Great – Büyük
- Where – Nerede
- Help – Yardım
- Through – Vasıtasıyla
- Much – Çok
- Before – Önce
- Line – Çizgi,Hat
- Right – Sağ
- Too – Çok
- Mean – Anlamına Gelmek
- Old – Eski
- Any – Herhangi
- Same – Aynı
- Tell – Söylemek
- Boy – Oğlan
- Follow – Takip Et
- Came – Geldi
- Want – Istemek
- Show – Gösteri
- Also – Ayrıca
- Around – Etrafında
- Form – Form, Şekil, Biçim, Şekil Vermek, Oluşturmak, Kurmak, Düzenlemek
- Three – Üç
- Small – Küçük
- Set – Ayarlamak
- Put – Koymak
- End – Son
- Does – ‘do’ Fiilinin Üçüncü Tekil Şahıs Kullanımı
- Another – Başka
- Well – İyi
- Large – Geniş
- Must – Gerekmek, Zorunluluk, -meli, -malı
- Big – Büyük
- Even – Hatta
- Such – Böyle
- Because – Çünkü
- Turn – Çevirmek
- Here – İşte, Burada
- Why – Neden
- Ask – Sormak
- Went – Gitti
- Men – Erkekler
- What’s your job? – Ne iş yapıyorsun?
- Where are you from? – Nerelisin?
- Gone – Gitti
- Sky – Gökyüzü
- Glass – Bardak
- Million – Milyon
- West – Batı
- Shall – Olacaktır
- Teacher – Öğretmen
- Held – Düzenlenen
- Describe – Tanımlamak
- Drive – Sürmek
- Cross – Çapraz
- What’s up? – Ne haber?
- Where are you? – Neredesin?
- Where do you live? – Nerede yaşıyorsun?
- Lay – Yatırmak
- Weather – Su
- Root – Kök
- Instruments – Araç Gereç, Enstrümanlar
- Meet – Buluşmak
- Third – Üçüncü
- Months – Aylar
- Paragraph – Paragraf
- Raised – Kaldırdı
- Represent – Temsil Etmek
- Soft – Yumuşak
- Whether – Eğer
- Clothes – Giysiler
- Flowers – Çiçekler
- Are you kidding? – Şaka mı yapıyorsun?
- Run – Koş
- Important – Önemli
- Until – Kadar
- Children – Çocuklar
- Side – Yan
- Feet – Ayak
- Car – Araba
- Mile – Mil
- Night – Gece
- Walk – Yürüyüş
- White – Beyaz
- Sea – Deniz
- Began – Başladı
- Grow – Büyümek
- Took – Aldı
- River – Nehir
- Four – Dört
- Carry – Taşımak
- State – Belirtmek,Bildirmek
- Once – Bir Zamanlar
- Book – Kitap
- Talk – Konuşma
- Soon – Yakında
- List – Liste
- Song – Şarkı
- Being – Olmak
- Leave – Ayrılmak
- Family – Aile
- It’s – Onun
- Body – Vücut
- Music – Müzik
- Color – Renk
- Stand – Durmak
- Sun – Güneş
- Questions – Soru
- Fish – Balık
- Easy – Kolay
- Heard – Duydum
- Order – Sipariş
- Red – Kırmızı
- Door – Kapı
- Sure – Emin
- Become – Olmak
- Top – Üst
- Ship – Gemi
- Across – Karşısında
- Today – Bugün
- During – Sırasında
- Short – Kısa
- Better – Daha Iyi
- Fast – Hızlı
- Several – Birkaç
- Hold- Tutmak
- Himself – Kendisi
- Toward – Doğru
- Five – Beş
- When did you come here? – Ne zaman buraya geldin?
- Speak – Konuşmak
- Solve – Çözmek
- Appear – Görünmek
- Son – Oğul
- Either – Ya
- Ice – Buz
- Sleep – Uyumak
- Village – Kasaba
- Factors – Faktörler
- Result – Sonuç
- Jumped – Atladı
- Snow – Kar
- Ride – Binmek
- Care – Bakım
- Floor – Kat
- Hill – Tepe
- Pushed – Itti
- Baby – Bebek
- Buy – Satın Almak
- Century – Yüzyıl
- Outside – Dışında
- Everything – Herşey
- Tall – Uzun Boylu
- Already – Zaten
- Instead – Yerine
- Phrase – Ifade
- What’s your phone number? – Telefon numaran ne?
- Soil – Toprak
- Bed – Yatak
- Copy – Kopya
- Free – Ücretsiz
- Hope – Umut
- Spring – Bahar
- Case – Durum
- Laughed – Güldü
- Nation – Ulus
- Quite – Sessiz
- Type – Çeşit
- Themselves – Kendilerini
- Temperature – Sıcaklık
- Bright – Parlak
- Lead – Öncülük Etmek
- Everyone – Herkes
- Method – Metod
- Section – Bölüm
- Lake – Göl
- Consonant – Ünsüz
- Within – Içinde
- Dictionary – Sözlük
- Hair – Saç
- Age – Yaş
- Amount – Tutar
- Scale – Ölçek
- Pound – Paund
- Although – Olmasına Rağmen
- Per – Için
- Broken – Kırık
- Moment – An
- Tiny – Küçücük
- Possible – Mümkün
- Gold – Altın
- Milk – Süt
- Quiet – Sessiz
- Natural – Naturel
- Lot – Çok
- Stone – Taş
- Act – Davranmak
- Build – İnşa Etmek
- What’s the weather like? – Hava nasıl?
- Read – Okumak
- Need – Gerek
- Shape – Şekil
- Deep – Derin
- Thousands – Binlerce
- Yes – Evet
- Clear – Açık
- Equation – Denklem
- Yet – Henüz
- Government – Hükümet
- Filled – Doldurulmuş
- Heat – Sıcaklık
- Full – Tam
- Hot – Sıcak
- Check – Kontrol
- Object – Nesne
- Am – ‘be’ Fiilinin ‘ben’ Öznesi İçin Kullanımı
- Rule – Kural
- Among – Arasında
- Noun – Isim
- Power – Güç
- Cannot – Yapamamak
- Able – Yapabilmek
- Six – Altı
- Size – Boyut
- Dark – Karanlık
- Ball – Top
- Material – Malzeme
- Special – Özel
- Heavy – Ağır
- Fine – İyi, Güzel, Hoş, Ceza
- Pair – Çift
- Circle – Daire
- Include – Dahil Etmek
- Built – İnşa Edilmiş
- Can’t – Yapamamak
- Matter – Önemi Olmak
- Square – Kare
- Syllables – Heceler
- Perhaps – Belki
- Bill – Fatura
- Felt – Feel Fiilinin Geçmiş Zaman Hali
- Suddenly – Aniden
- Test – Test
- Direction – Yön
- Center – Merkez
- Farmers – Çiftçiler
- Ready – Hazır
- Anything – Herhangi Bir Şey
- Divided – Bölünmüş
- General – Genel
- Energy – Enerji
- Subject – Konu
- Europe – Avrupa
- Moon – Ay
- Region – Bölge
- Return – Dönüş
- Believe – İnanmak
- Dance – Dans
- Members – Üyeler
- Picked – Seçilmiş
- Simple – Basit
- Cells – Hücreler
- Paint – Boya
- Mind – Zihin
- Love – Aşk
- Cause – Sebeb Olmak
- Rain – Yağmur
- Exercise – Egzersiz
- Eggs – Yumurtalar
- Least – En Az
- Catch – Yakalamak
- Climbed – Tırmandı
- Wrote – Yazdı
- Shouted – Bağırdı
- Continued – Devam Etti
- Itself – Kendisi
- Else – Başka
- Plains – Ovalar
- Gas – Gaz
- England – İngiltere
- Burning – Yanma
- Design – Tasarım
- Joined – Katıldı
- Foot – Ayak
- Law – Hukuk
- Ears – Kulaklar
- Grass – Ot
- You’re – Sen
- Grew – Büyüdü
- Skin – Cilt
- Valley – Vadi
- Cents – Sentler
- Key – Anahtar
- Presidents – Başkanlar
- Brown – Kahverengi
- Trouble – Sorun
- Cool – Serin
- Cloud – Bulut
- Lost – Kayıp
- Sent – Gönderildi
- Symbols – Semboller
- Wear – Giyinmek
- Bad – Kötü
- Who are you? – Kimsin sen?
- Which bus do you want? – Hangi otobüsü istiyorsun?
- Middle – Orta
- Speed – Hız
- Count – Saymak
- Cat – Kedi
- Someone – Birisi
- Sail – Yelken
- Rolled – Haddelenmiş
- Bear – Ayı
- Wonder – Merak Etmek
- Smiled – Gülümsedi
- Angle -açı
- Fraction – Kesir
- Africa – Afrika
- Killed – Öldürüldü
- Melody – Melodi
- Bottom – Alt
- Trip – Yolculuk
- Hole – Delik
- Poor – Fakir
- Let’s – Haydi
- Fight – Kavga
- Surprise – Sürpriz
- French – Fransız
- Died – Vefat Etti
- Beat – Dövmek
- Exactly – Kesinlikle
- Remain – Kalmak
- Dress – Elbise
- Iron – Demir
- Couldn’t – Edemedim
- Fingers – Parmaklar
- Row – Sıra
- Save – Kaydetmek
- Experiment – Deneme
- Engine – Motor
- Alone – Yalnız
- Drawing – Çizim
- East – Doğu
- Pay – Ödemek
- Signal – Sinyal
- Touch – Dokunmak
- Information – Bilgi
- Express – Ifade Etmek
- Mouth – Ağız
- Yard – İngiliz Uzunluk Ölçüsü
- Equal – Eşit
- Decimal – Ondalık
- Why are you here? – Niçin/Neden buradasın?
- Hi – Merhaba
- Best – En İyi
- However – Ancak
- Low – Düşük
- Hours – Saatler
- Black – Siyah
- Products – Ürün
- Happened – Olmuş
- Whole – Bütün
- Measure – Ölçmek
- Remember – Hatırlamak
- Early – Erken
- Waves – Dalgalar
- Reached – Ulaştı
- Listen – Dinlemek
- Wind – Rüzgar
- Rock – Kaya
- Space – Boşluk
- Covered – Kapalı
- Good morning – Günaydın
- Goodbye – Hoşça kal
- Forget it – Unut bunu
- Be quiet – Sessiz ol
- Line up – Sıraya gir
- I am serious – Ben ciddiyim
- Excuse me? – Bakar mısınız?
- What else? – Başka
- I am sure – Eminim
- Be careful – Dikkatli ol
- I know – Biliyorum
- What is the matter? – Sorun nedir?
- I am hungry – Açım
- It is beyond me – Bu beni aşar
- Long time no talk – Konuşmayalı uzun zaman oldu
- Long time no see — Görüşmeyeli uzun zaman oldu
- You are welcome – Rica ederim
- I have no idea – Hiçbir fikrim yok
- Help yourself – Buyurun
- I am lost – Ben kayboldum
- Have fun – İyi eğlenceler
- Forgive me – Affet beni
- Don’t touch / me – Dokunma / Dokunma bana
- Try again – Tekrar dene
- Good luck – İyi şanslar
- That’s all for now – Şimdilik bu kadar
- My battery is low – Şarjım az kaldı
- Hurry up – Acele et
- It’s okay – Her şey yolunda
- This way – Buradan
- Why not? – Neden olmasın?
- As for me – Bence
- I decline – Reddediyorum
- Allow me – Bana izin ver
- Don’t worry – Endişelenme
- Enjoy yourself – Eğlenmene bak
- Country – Ülke
- Plant – Bitki
- Last – Son
- School – Okul
- Father – Baba
- Keep – Tutmak
- Tree – Ağaç
- Never – Asla
- Start – Başlangıç
- City – Şehir
- Earth – Toprak
- Eye – Göz
- Light – Işık
- Thought – Düşündü
- Head – Kafa
- Under – Altında
- Story – Öykü
- Saw – Testere
- Left – Sol
- Don’t – Etmeyin
- Few – Az
- While – Süre
- Along – Boyunca
- Might – Belki
- Close – Yakın
- Something – Bir Şey
- Seem – Görünmek
- Next – Sonraki
- Hard – Sert
- Open – Açık
- Example – Örnek
- Begin – Başla
- Life – Hayat
- Always – Her Zaman
- Those – Bunlar
- Both – İkisi De
- Paper – Kağıt
- Together – Birlikte
- Got – Var
- Group – Grup
- Often – Sık Sık
- Week – Hafta
- Less – Az
- Machine – Makine
- Base – Baz
- Ago – Önce
- Stood – Durdu
- Plane – Düzlem
- System – Sistem
- Behind – Arkasında
- Ran – Koştu
- Round – Yuvarlak
- Boat – Tekne
- Game – Oyun
- Force – Kuvvet
- Brought – Getirmiş
- Understand – Anlamak
- Warm – Sıcak
- Common – Orak
- Bring – Getirmek
- Explain – Açıklamak
- Dry – Kuru
- Though – Gerçi
- Language – Lisan
- You are going too fast – Çok hızlı gidiyorsun
- Come on – Hadi ama
- Can you repeat it? – Tekrar edebilir misin?
- Supply – Arz
- Corner – Köşe
- Electric – Elektrik
- Insects- Haşarat
- Crops – Bitkiler
- Tone – Ton
- Hit – Vurmak
- Sand – Kum
- Doctor – Doktor
- Provide – Sağlamak
- Thus – Böylece
- Won’t – Yapmayacak
- Cook – Pişirmek
- Bones – Kemikler
- Tail – Kuyruk
- Board – Yazı Tahtası
- See you next time – Bir dahaki sefere görüşürüz
- Whose – Kimin
- Received – Alınan
- Garden – Bahçe
- Please – Lütfen
- Strange – Garip
- Caught – Yakalanan
- Fell – Düştü
- Team – Takım
- God – Tanrı
- Captain – Kaptan
- Direct – Doğrudan
- Ring – Yüzük
- Serve – Servis
- Child – Çocuk
- Desert – Çöl
- Increase – Arttırmak
- History – Tarih
- Cost – Maliyet
- Maybe – Olabilir
- Business – Iş
- Separate – Ayrı
- Break – Fren
- Uncle – Dayı,Amca
- Hunting – Avcılık
- Flow – Akış
- Lady – Kadın
- Students – Öğrenciler
- Human – Insan
- Art – Sanat
- Feeling – Duygu
- I Agree – Sana katılıyorum
- Do me a favor – Bana bir iyilik yap
- I don’t mean it – Onu demek istemedim
- I am home – Ben evdeyim
- Not bad – Kötü değil
- What’s the matter? – Sorun nedir?
- Why not? – Neden olmasın?
- Step – Adım
- Morning – Sabah
- Passed – Geçti
- Vowel – Sesli Harf
- True – Doğru
- Hundred – Yüz
- Against – Karşısında
- Pattern – Desen
- Numeral – Rakam
- Table – Masa
- North – Kuzey
- Slowly – Yavaş Yavaş
- Money – Para
- Map – Harita
- Farm – Çiftlik
- Pulled – Çekti
- Draw – Çizmek
- Voice – Ses
- Seen – Görülen
- Cold – Soğuk
- Cried – Ağladım
- Plan – Plan
- Notice – Dikkat
- South – Güney
- Sing – Şarkı Söyle
- War – Savaş
- Ground – Zemin
- Fall – Düşmek
- King – Kral
- Town – Şehir
- I Will – Ben Yapacağım
- Unit – Birim
- Figur – Figür
- Certain – Kesin
- Field – Alan
- Travel – Seyahat
- Wood – Ahşap
- Fire – Ateş
- Upon – Üzerinde
- Done – Bitti
- English – İngilizce
- Road – Yol
- Yourself – Kendin
- Control – Kontrol
- Practice – Uygulama
- Report – Rapor
- Straight – Düz
- Rise – Yükselmek
- Statement – Beyan
- Stick – Çubuk
- Party – Parti
- Seeds – Tohumlar
- Suppose – Varsayalım
- Woman – Kadın
- Coast – Sahil
- Bank – Banka
- Period – Dönem
- Wire – Tel
- Halt – Durdurmak
- Ten – On
- Fly – Uçmak
- Gave – Verdi
- Box – Kutu
- Finally – En Sonunda
- Wait – Beklemek
- Choose – Seçmek
- Clean – Temiz
- Visit – Ziyaret Etmek
- Bit – Parça
- Correct – Doğru
- Oh – Ah
- Quickly – Hızlı Bir Şekilde
- I don’t understand – Anlamadım
- See you – Görüşürüz
- I have no idea – Hiçbir fikrim yok
- As for me – Bence
- Allow me – Bana izin ver
- Be calm – Sakin ol
- Follow me – Beni takip et
- I promise – Söz veririm
- Keep it up – Aynen devam et
- Me too – Bende
- Of course – Tabi ki, Elbette
- Take care – Kendine iyi bak
- Are you done? – Bitirdin mi?
- Did you get it? – Aldın mı? / Anladın mı?
- Do you need anything? – Bir şeye ihtiyacın var mı?
- Can I ask you something? – Sana bir şey sorabilir miyim?
- What’s your email address? – E-posta adresin ne?
- Is all good? – Her şey iyi mi?
- Is everything OK? – Her şey yolunda mı?
- How do you feel? – Ne hissediyorsun?
- How old are you? – Kaç yaşındasın?
- What are you doing? – Ne yapıyorsun?
- What are you talking about? – Neyden bahsediyorsun?
- What are you up to? – Neler yapıyorsun?
- What are your hobbies? – Hobilerin neler?
- What do you want? – Ne istiyorsun?
- Person – Kişi
- Became – Oldu
- Shown – Gösterilen
- Minutes – Dakika
- Strong – Güçlü
- Verb – Fiil
- Stars – Yıldızlar
- Front – Ön
- Feel – Hissetmek
- Fact – Gerçek
- Inches – İnç
- Street – Sokak
- Decided – Kararlaştırılmış
- Contain – İçermek
- Course – Kurs
- Surface – Yüzey
- Produce – Üretmek
- Building – Bina
- Ocean – Okyanus
- Class – Sınıf
- Note – Not
- Nothing – Hiçbir Şey
- Rest – Dinlenme
- Carefully – Dikkatle
- Scientists – Bilim Adamları
- Inside – Içinde
- Wheels – Tekerlekler
- Stay – Kalmak
- Green – Yeşil
- Known – Bilinen
- Island – Ada
- What do you want to do? – Ne yapmak istersin?
- Zero — Sıfırlamak, sıfır
İngilizce Sayılar ve Anlamları
Bir dilde sayıların karşılığını bilmek özellikle günlük hayatta her alanda size son derece yardımcı olacaktır. Örneğin, beklediğiniz otobüsün gelip gelmeyeceğini, numarasını söyleyerek öğrenebilirsiniz. Hangi saatte geleceğini anlamanız için de saat bilgisine ve dolaylı olarak da sayı bilgisine ihtiyaç duyarsınız. Bu ve benzeri birçok durumda sayıların o dildeki karşılıklarını bilmek büyük önem taşır. Aşağıdaki tabloda birden ona kadar olan sayıların İngilizce karşılıklarını bulabilirsiniz.
Numbers / Sayılar
0 / sıfır | zero |
1 / bir | one |
2 / iki | two |
3 / üç | three |
4 / dört | four |
5 / beş | five |
6 / altı | six |
7 / yedi | seven |
8 / sekiz | eight |
9 / dokuz | nine |
10 / on | ten |
İngilizce Aylar ve Anlamları
Bir dilde ayların karşılıklarını bilmek, planlayacağınız toplantılarda ya da alacağınız bir uçak biletinin ya da etkinliğin tarihini belirleyebilmek noktasında size son derece kolaylık sağlayacaktır. Aşağıdaki tabloda ayların İngilizce karşılıklarını inceleyebilirsiniz.
Months / Aylar
January (Jan) | Ocak |
February (Feb) | Şubat |
March (Mar) | Mart |
April (Apr) | Nisan |
May (-) | Mayıs |
June (-) | Haziran |
July (-) | Temmuz |
August (Aug) | Ağustos |
September (Sep) | Eylül |
October (Oct) | Ekim |
November (Nov) | Kasım |
December (Dec) | Aralık |
İngilizce Renkler ve Anlamları
İngilizce konuşulan bir yerde alışveriş yaparken beğendiğiniz modelin bir başka rengini istediğinizi hayal edin. Bu isteğinizi rahatça ifade edebilmek için renklerin İngilizce karşılıklarını bilmeniz gerekecektir. Belli başlı renklerin karşılıklarını aşağıda sizler için hazırladığımız renkler ve İngilizce karşılıkları tablosunda bulabilirsiniz.
Colours / Renkler
White | Beyaz |
Black | Siyah |
Red | Kırmızı |
Green | Yeşil |
Blue | Mavi |
Yellow | Sarı |
Orange | Turuncu |
Pink | Pembe |
Brown | Kahverengi |
Beige | Bej |
Gray | Gri |
Light Blue | Açık Mavi |
Dark Green | Koyu Yeşil |
Purple | Mor |
Violet | Eflatun |
Navy Blue | Lacivert |
Turquoise | Turkuaz |
Maroon | Bordo |
Silver | Gümüş |
Olive | Zeytin Yeşili |
Gold | Altın |
Cream | Krem |
İngilizce Mevsimler ve Anlamları
Mevsimlerin karşılıklarını bilmek özellikle uzun vadeli planlarınızda size yardımcı olacaktır. Örneğin, uzun süreli bir tatil planı yapıyorsanız, gideceğiniz yerin hava koşullarını bilmek ve yönelteceğiniz soruları bu bağlamda planlamak size büyük bir kolaylık sağlayacaktır. Aşağıda göreceğiniz tabloda mevsimler ve İngilizce karşılıklarını sizler için hazırladık.
Seasons / Mevsimler
Fall / Autumn | Sonbahar |
Winter | Kış |
Spring | İlkbahar |
Summer | Yaz |
İngilizce Fiiler ve Anlamları
Fiiller, bir dilde varlıkların yaptığı iş, hareket ve oluşu türlü ekler alarak kişi ve zamana bağlı olarak anlatan kelimelerdir. İngilizcede temelde bilmeniz gereken, sıkça karşılaşacağınız fiilleri ve Türkçe karşılıklarını aşağıdaki tabloda bulabilirsiniz.
Verbs / Fiiller
Accept | Kabul etmek |
Achieve | Başarmak, elde etmek |
Act | Davranmak |
Add | Eklemek, ilave etmek |
Admit | İtiraf etmek |
Advise | Önermek |
Affect | Etkilemek |
Agree | Katılmak, aynı fikirde olmak |
Allow | İzin vermek |
Answer | Cevap vermek |
Appeal | Başvurmak |
Appear | Ortaya çıkmak , görünmek |
Apply | Başvurmak, uygulamak |
Appoint | Tayin etmek, atamak |
Approve | Onaylamak |
Argue | Tartışmak |
Arrange | Düzenlemek, ayarlamak |
Arrest | Tutuklamak |
Arrive | Varmak, ulaşmak |
Ask | Sormak |
Attack | Saldırmak |
Avoid | Kaçınmak |
Be | Olmak |
Beat | Dövmek, yenmek |
Become | Olmak, haline gelmek |
Begin | Başlamak |
Believe | İnanmak |
Belong | Ait olmak |
Bite | Isırmak |
Blame | Suçlamak, sorumlu tutmak |
Bleed | Kanamak |
Blow | Üflemek |
Born | Doğmak |
Break | Kırmak |
Bring | Getirmek |
Build | İnşa etmek |
Burn | Yakmak |
Buy | Satın almak |
Calculate | Hesaplamak |
Call | aramak |
Can | -ebilmek |
Care | Önemsemek |
Carry | Taşımak |
Catch | Yakalamak, tutmak |
Cause | Neden olmak |
Change | Değiştirmek |
Check | Kontrol etmek |
Choose | Seçmek |
Clean | Temizlemek |
Climb | Tırmanmak |
Collect | Toplamak, biriktirmek |
Come | Gelmek |
Comment | Yorumlamak |
Complain | Şikayet etmek, yakınmak |
Complete | Tamamlamak |
Cofirm | Doğrulamak, tasdik etmek |
Consider | Düşünmek |
Contract | İrtibat kurmak, temasa geçmek |
Continue | Devam etmek |
Cook | Pişirmek |
Copy | Kopyalamak |
Cost | Mal olmak |
Count | Saymak |
Cover | Kaplamak, sarmak |
Create | Yaratmak |
Cry | Ağlamak |
Cut | Kesmek |
Dance | Dans etmek |
Deal | Anlaşmak |
Decide | Karar vermek |
Deliver | Göndermek, teslim etmek |
Deny | İnkar etmek |
Dscribe | Tarif etmek, tanımlamak |
Design | Tasarlamak |
Destroy | Yıkmak, imha etmek |
Develop | Geliştirmek |
Die | Ölmek |
Dig | Kazmak |
Direct | Söylemek, bildirmek, yöneltmek |
Disappear | Ortadan kaybolmak |
Discover | Keşfetmek |
Discuss | Tartışmak |
Disturb | Rahatsız etmek, huzurunu kaçırmak |
Divide | Bölmek |
Divorce | Boşanmak, ayrılmak |
Do | Yapmak |
Draw | Çizmek |
Dream | Hayal etmek |
Dress | Giyinmek |
Drink | İçmek |
Drive | Sürmek (araba, bisiklet vb.) |
Eat | Yemek |
End | Son vermek, bitirmek |
Enjoy | Eğlenmek, keyif almak |
Enter | Girmek |
Escape | Kaçmak |
Examine | İncelemek, muayene etmek |
Exercise | Egzersiz yapmak |
Exist | Var olmak |
Expect | Ummak, ümit etmek |
Explain | Açıklamak, izah etmek |
Fail | Başarısızlığa uğramak, |
Fear | Korkmak |
Feed | Beslemek |
Fight | Kavga etmek |
Fill | Doldurmak |
Find | Bulmak |
Finish | Bitirmek |
Fix | Onarmak |
Fly | Uçmak |
Follow | Takip etmek |
Forbid | Yasaklamak |
Forget | Unutmak |
Forgive | Affetmek |
Freeze | Donmak |
Get | Almak |
Give | Vermek |
Glow | Parlamak |
Go | Gitmek |
Greet | Karşılamak |
Grow | Büyümek |
Guard | Korumak |
Guess | Tahmin etmek |
Hang | Asmak |
Happen | Olmak, meydana gelmek |
Have | Sahip olmak |
Hate | nefret etmek |
Hear | Duymak |
Help | Yardım etmek |
Hide | Saklanmak |
Hit | Çarpmak, vurmak |
Hold | Tutmak |
Hope | Umut etmek |
Join | Katılmak |
Joke | Şaka yapmak |
Judge | Yargılamak, hakemlik etmek, karar vermek |
Jump | Zıplamak |
Keep | Saklamak, tutmak, korumak |
Kick | Tekme atmak, tekmelemek |
Kill | Öldürmek |
Kiss | Öpmek |
Knock | Vurmak, çalmak, tıklatmak |
Know | Bilmek |
Laugh | Gülmek |
Lay | Koymak, yatırmak, bırakmak |
Lead | Öncülük etmek |
Learn | Öğrenmek |
Leave | Ayrılmak |
Let | İzin vermek |
Lie | Yalan söylemek veya uzanmak, yatmak |
Lift | Kaldırmak |
Light | Yakmak (ışık) |
Like | Hoşlanmak |
List | Sıralamak |
Listen | Dinlemek |
Live | Yaşamak |
Load | Yüklemek, doldurmak |
Lock | Kilitlemek |
Look | Bakmak |
Lose | Kaybetmek |
Love | Sevmek |
Make | Yapmak |
Manage | Yönetmek |
Mark | İşaretlemek |
Marry | Evlenmek |
Match | Eşleştirmek |
May | Mümkün olmak, olabilmek |
Mean | Anlamına gelmek, kastetmek |
Measure | Ölçmek, ölçüsünü almak |
Meet | Tanışmak, buluşmak |
Melt | Eritmek, erimek |
Mind | Dikkat etmek, kulak vermek, önemsemek |
Miss | Özlemek veya kaçırmak |
Mix | Karıştırmak |
Move | Hareket etmek, kımıldatmak, taşınmak |
Must | Gerekli olmak |
Need | İhtiyacı olmak |
Note | Not etmek |
Notice | Fark etmek, farkına varmak |
Obey | İtaat etmek, söz dinlemek |
Offer | Teklif etmek |
Open | Açmak |
Order | Sipariş vermek, buyurmak, emretmek |
Own | Sahip olmak |
Pack | Bavul toplamak |
Paint | Boyamak |
Pass | Geçmek |
Pause | Duraklamak, durdurmak, ara vermek |
Pay | Ödemek |
Pick | Toplamak, koparmak |
Plan | Planlamak |
Plant | Ekmek, dikmek (bitki) |
Play | Oynamak, çalmak |
Point | İşaret etmek, göstermek |
Practice | Pratik, alıştırma, antrenman yapmak |
Pray | Dua etmek |
Prefer | Tercih etmek |
Prepare | Hazırlamak |
Present | Sunmak |
Press | Basmak, bastırmak |
Produce | Üretmek |
Promise | Söz vermek |
Propose | Teklif etmek, önermek (evlilik) |
Protect | Korumak |
Protest | Protesto etmek |
Prove | Kanıtlamak, ispat etmek |
Provide | Sağlamak |
Pull | Çekmek |
Reach | Ulaşmak |
Read | Okumak |
Realize | Farkına varmak, fark etmek |
Recall | Hatırlamak, geri çapırmak |
Recognize | Tanımak, fark etmek |
Record | Kaydetmek, kayda geçmek |
Refuse | İtiraz etmek, reddetmek, geri çevirmek |
Release | Serbest bırakmak, salıvermek |
Remember | Hatırlamk |
Remind | Hatırlatmak |
Repeat | Tekrarlamak |
Reply | Yanıtlamak |
Report | İhbar etmek, bildirmek |
Restore | Restore etmek, yenilemek |
Return | Geri dönmek |
Ride | Binmek |
Ring | Çalmak (telefon) |
Rise | Yükselmek, doğmak |
Run | Koşmak |
Save | Kaydetmek veya korumak, kurtarmak |
Say | Söylemek |
Search | Aramak, araştırmak |
Secure | Korumak |
See | Görmek |
Seem | Görünmek |
Sell | Satmak |
Send | Göndermek |
Seperate | Ayırmak, ayrıştırmak |
Serve | Hizmet etmek |
Set | Kurmak, ayarlamak |
Settle | Yerleşmek |
Shake | Sallamak |
Share | Paylaşmak |
Shine | Parlamak |
Show | Gstermek |
Shoot | Ateş etmek, vurmak |
Ahout | Bağırmak, haykırmak |
Shut | Kapatmak |
Sign | İmzalamak |
Sing | Şarkı söylemek |
Sit | Oturmak |
Ski | Kayak yapmak |
Sleep | Uyumak |
Slip | Kaymak |
Smile | Gülümsemek |
Solve | Çözmek |
Sound | Ses çıkarmak |
Speak | Konuşmak |
Spend | Harcamak |
Spread | Yaymak, yayılmak |
Stand | Ayakta durmak |
Start | Başlamak |
Stay | Kalmak |
Steal | Çalmak, yürütmek, sşırmak |
Step | Adım atmak, basmak |
Stick | Yapışmak, saplamak |
Stop | Durmak |
Study | Çalışmak |
Succeed | Başarılı olmak, başarmak |
Suffer | Acı çekmek, katlanmak |
Suggest | Önermek, tavsiye etmek |
Support | Desteklemek |
Survive | Hayatta kalmak |
Swear | Küfür etmek, yemin etmek |
Sweep | Süpürmek |
Swim | Yüzmek |
Switch | Değiştirmek |
Take | Almak |
Talk | Konuşmak |
Taste | Tatmak, tadına bakmak |
Teach | Öğretmek |
Tear | Yırtmak |
Tell | Anlatmak |
Thank | Teşekkür etmek |
Think | Düşünmek |
Throw | Fırlatmak |
Tie | Bağlamak |
Touch | Dokunmak |
Travel | Yolculuk yapmak, seyahat etmek |
Try | Denemek |
Turn | Dönmek, döndürmek |
Understand | Anlamak |
Update | Güncelleştirmek |
Use | Kullanmak |
View | Görüntülemek |
Visit | Ziyaret etmek |
Vote | Oylamak, oy vermek |
Wait | Baklemek |
Wake | Uyanmak |
Walk | Yürümek |
Want | İstemek |
Warn | Uyarmak |
Wash | Yıkamak |
Watch | İzlemek |
Wear | Giyinmek |
Welcome | Karşılamak, hoş geldiniz demek |
Win | Kazanmak |
Wish | Dilemek, istemek, arzu etmek |
Wonder | Merak etmek |
Work | Çalışmak |
Worry | Endişelenmek, endişe etmek |
Yawn | Esnemek |
İngilizce Sıfatlar ve Anlamları
Sıfatlar, isim ya da diğer sıfatların önüne gelir ve onları miktar, sıra , konum , renk, biçim ve bıraktığı izlenim gibi farklı farklı noktalarda tanımlar, tarif eder. İngilizcede temelde bilmeniz gereken, sıkça karşılaşacağınız sıfatları ve Türkçe karşılıklarını aşağıdaki tabloda bulabilirsiniz.
Adjectives / Sıfatlar
Awful | Berbat |
Bad | Kötü |
Beautiful | Güzel |
Big | Büyük |
Boring | Sıkıcı |
Broken | Kırık |
Careful | Dikkatli |
Cheap | Ucuz |
Clean | Temiz |
Clever | Zeki |
Cold | Soğuk |
Closed | Kapalı |
Crowded | Kalabalık |
Dangerous | Tehlikeli |
Delicious | Lezzetli |
Different | Farklı |
Difficult | Zor |
Dirty | Kirli |
Early | Erken |
Easy | Kolay |
Empty | Boş |
Expensive | Pahalı |
False | Yanlış |
Far | Uzak |
Fast | Hızlı |
Fat | Şişman |
Full | Dolu, tok |
Good | İyi |
Handsome | Yakışıklı |
Happy | Mutlu |
Hard | Sıkı, sert, zor |
Hardworking | Çalışkan |
Heavy | Ağır |
High | Yüksek |
Hot | Sıcak |
Intelligent | Zeki |
Interesting | İlginç |
Large | Geniş, büyük |
Late | Geç |
Lazy | Tembel |
Left | Sol, kalan, kullanılmış |
Light | Hafif |
Long | Uzun |
Lovely | Güzel, hoş |
Low | Alçak, düşük |
Narrow | Dar |
New | Yeni |
Nice | Hoş |
Noisy | Gürültülü |
Old | Yaşlı, yaşça büyük, eski |
Open | Açık |
Polite | Kibar |
Right | Sağ, doğru, haklı |
Rude | Kaba |
Sad | Üzgün |
Safe | Emin, güvenli |
Same | Aynı |
Short | Kısa |
Simple | Basit |
Slim | İnce |
Small | Küçük |
Soft | Yumuşak |
Strong | Güçlü |
Tall | Uzun boylu |
Terrible | Berbat |
Terrific | Harika |
Thin | Zayıf, çok ince |
True | Gerçek, doğru |
Ugly | Çirkin |
Warm | Ilık, sıcak |
Weak | Güçsüz, zayıf |
Wide | Geniş |
Wonderful | Harika |
Wrong | Yanlış |
Young | Genç, yaşça küçük |