‘Whose ne demek?’ sorusu pek çok öğrenci tarafından sorulmaktadır. Bu yazımızda whose konu anlatımını ve whose ile kurulmuş örnek cümleleri bulabilirsiniz. İyi çalışmalar.
Who zamiri İngilizcede ‘kim’ anlamına gelmektedir. Whose ise, who zamirinin aitlik bildiren ilgi zamiri karşılığıdır. Whose ilgi zamiri, bazı durumlarda which ve that ilgi zamirlerinin kullanıldığı alanlarda da ,bu durum günümüzde hala tartışılıyor olmakla beraber, kullanılmaktadır. Örneğin, “the book, whose name I can not remember” (adını hatırlayamadığım kitap anlamında). Which ve that ilgi zamirlerinin kullanıldığı alanlarda kullanılmasının yanı sıra, whose cansız şeylere işaret ederken de kullanılabilinmektedir. Burada unutmamanız gereken nokta, bu ilgi zamirinin cümle başında soru zamiri olarak kullanıldığı zaman cansız şeylere işaret edemeyecek olmasıdır. Bir başka deyişle, eğer whose ilgi zamiri cümlenin başında soru zamiri olarak kullanılmış ise, mutlaka bir canlı varlığın yerine kullanılmış ve onu işaret ediyor olması gerekmektedir.
‘Ki onun’ anlamına gelen whose’un modern dil bilgisi kurallarına göre insan ve hayvanlar için kullanıldığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Adjective clause İngilizcede sıfat tamlaması anlamına gelmektedir. Ve whose ile adjective clause arasında sağlam bir bağ bulunmaktadır. Yazının devamında bu bağ ile ilgili detaylı bilgi bulabilirsiniz.
Bir cümlede bir adjective clause yani sıfat tamlaması ile nitelenmek istenilen isim, eğer bu sıfat tamlamasında bir iş yapmakta ise, bu isimden sonra kullanılacak olan sıfat tamlaması who zamiri ile başlamalıdır.
Örneği beraber inceleyelim;
The boy who called me last night went to the grocery store.
Dün akşam beni arayan oğlan, markete gitti. (Oğlan, ki o beni dün akşam aradı)
Bir cümlede bir adjective clause yani sıfat tamlaması ile nitelenmek istenilen isim, eğer sıfat tamlamasında bir iş yapmıyorsa, ona bir iş de yöneltilmiyor ise, o ismin sahip olduğu bir şeyden bahsederken cümle şu şekilde kurulmalıdır;
The teacher whose aunt is in Ankara, received a phone call from her.
Teyzesi Ankara’da olan öğretmen, teyzesi tarafından arandı. (Öğretmen, ki onun teyzesi Ankara’dadır.)
I encountered a girl whose boyfriend lives in London.
Erkek arkadaşı Londra’da yaşayan bir kız ile karşılaştım.
The little boy whose eyes are blue, just shouted at me.
Gözleri mavi olan küçük çocuk, bana az önce bağırdı. (Küçük çocuk, ki onun gözleri mavidir)
The woman whose daughter is a lawyer will come to us tomorrow.
Kızı avukat olan kadın, yarın bize gelecek. (Kadın, ki onun kızı avukattır)
The mother whose children are very clever is very happy.
Çocukları çok akıllı olan anne, çok mutlu.
Bu türden cümle yapılarını dört farklı şekilde kurmak mümkün;
1. ‘Gözleri mavi olan küçük çocuk, bana az önce bağırdı’ cümlesini düşünelim. Kurabileceğimiz ilk cümle türü, yukarıda da söz ettiğimiz yapıdır.
The little boy whose eyes are blue, just shouted at me.
Gözleri mavi olan küçük çocuk, bana az önce bağırdı.
2. Who nominative relative pronoun’una ‘have’ yani sahip olmak fiilini ilave ederek şu türde bir cümle kurulabilir.
The little boy, who has blue eyes, just shouted at me.
Küçük çocuk , mavi gözlere sahip olan / ki o mavi gözlere sahiptir , bana az önce bağırdı.
3. With edatı kullanılarak bir cümle kurulabilir.
The little boy with blue eyes, just shouted at me.
Mavi gözlü küçük çocuk, bana az önce bağırdı.
4. Sıfat tamlamaları ile birlikte cümle kurulabilir.
İngilizcede çoğunlukla isimlere (nouns) -ed ekleyerek bir sıfat (adjectives) elde etmeniz mümkündür. Örneğin;
- leg kelimesi bacak anlamına gelirken, sonuna gelen -ed eki ile beraber (legged) sıfat elde edilir ve bacaklı anlamını taşır.
- hair kelimesi saç anlamına gelirken, sonuna gelen -ed eki ile beraber (haired) sıfat elde edilir ve saçlı anlamını taşır.
- head kelimesi baş anlamına gelirken, sonuna gelen -ed eki ile beraber (headed) sıfat elde edilir ve başlı/ kafalı anlamını taşır.
- door kelimesi kapı anlamına gelirken, sonuna gelen -ed eki ile beraber (doored) sıfat elde edilir ve kapılı anlamını taşır.
İsimlerin bu şekilde sıfat haline gelebilmesi için bu isimlerin doğuştan ya da yapılıştan yani başlangıçtan beri birlikte olduğu bir parça ya da organ ile beraber ifade edilmesi gerekmektedir.
Whose ile sıfat tamlamalarının kullanılış şekilleri ile ilgili detaylı bilgiyi yazının devamında bulabilirsiniz.
Şimdi dilerseniz whose ilgi zamirinin diğer kullanım alanlarını beraber inceleyelim:
- Whose ilgili zamirini soru sormak ve ilgi tümcecikleri yani relative clauseları ifade etmek için kullanırız.
Whose ilgili zamiri aitlik ile ilgili sorularda kullanılabilir:
Whose purse is it? Bu çanta kimin? / Kime ait?
Whose birthday was it? Kimin doğum günüydü?
Whose office was used in the movie ‘The Invention of Lying’? ‘Yalanın İcadı’ filminde kimin ofisi / kime ait olan ofis kullanılmış?
Whose are those books? Şu kitaplar kimin? / Kime ait?
- Whose ilgili zamiri, dolaylı soru cümlelerini kurmak amacı ile de kullanılabilir:
Remziye wondered whose turn was it. Remziye, sıranın kimde olduğunu merak etti.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var;
Who’s ve whose karıştırılmamalıdır. Who’s, who is’in kısaltmasıdır ve bambaşka bir anlama gelmektedir.
Whose pen is this? Bu kalem kimin? (Bu kalem kime aittir?)
Who’s singing at the party tonight? Bu akşam partide kim şarkı söylüyor? (Who is singing at the party tonight?)
- Whose ilgi zamiri, insanlara, hayvanlara ve şeylere aitlik gösteren ilgi tümceciklerinde de kullanılabilir.
Ashley works with that other lawyer whose name I can not pronounce right. Ashley, o adını doğru telaffuz edemediğim diğer avukat ile beraber çalışıyor.
- Whose sıfat cümlelerinde iyelik belirtmek için his, her, its ve their iyelik sıfatları yerine kullanılır ve whose cümleden çıkarılmaz.
*** Who’s ve whose sıklıkla birbirlerine karıştırılmaktadır.
Who’s there? Who is there? Kim var orada?
Whose there? dediğimizde ise bu bir anlam ifade etmemektedir.
Whose sister is she? O kimin kız kardeşi?
Who’s sister is she dediğimizde ise bu yine bir anlam ifade etmemektedir.
Fonetik olarak birbirine benzeyen bu iki kelime sıklıkla karıştırılmaktadır. Fakat bu ayrımı yapabilmek büyük önem taşır. Çünkü bu iki kelimeyi birbirine karıştırdığınızda cümlenin anlamında büyük bir değişiklik olur. Its ve it’s örneğinde de olduğu gibi bu türden benzer kelimelerin karıştırılması elbette doğal. Fakat önemli olan bunların üzerine yoğunlaşıp doğrusunu öğrenmek.
Whose ve who’s arasındaki farkı birlikte inceleyelim;
Whose, daha önce de belirttiğimiz gibi who zamirinin aitlik halidir. Cümle içerisinde kullanıldığında genellikle (ama her zaman değil) bir isimden önce gelir. Örneğin,
Whose turn is it to do the dishes? Bulaşıkları yıkamada sıra kimin?
Bu örnekte whose, turn isminden önce gelmiş. Whose burada bir soru zamiri gibi kullanılmıştır.
Whose pen is this? Bu kimin kalemi?
Bu örnekte ise whose, pen isminden önce kullanılmıştır. Burada da soru zamiri gibi kullanılmıştır.
Whose, its ve yours gibi diğer ilgi zamirleri gibi kullanım alanlarına sahiptir. Eğer its ve it’s arasındaki farka hakimseniz, whose ve who’s arasındaki farka da hakimsiniz demektir.
Who’s ise, who is ya da who has’in kısaltmasıdır. Örneğin,
Who’s coming to the theatre with me tomorrow? Yarın kim benimle beraber sinemaya geliyor?
Who’s been to Bangladesh? Kim Bangladeş’te bulundu?
İlk cümlede who’s who is’in kısaltmasıdır. Who is coming to the theatre with me tomorrow? İkinci cümlede ise who’s who has’in kısaltmasıdır. Who has been to Bangladesh?
Belki ana dili İngilizce olan kişiler için bu ayrım çok net olabilir ve bu iki kelimenin karıştırılması onlar için anlamsız olabilir. Fakat bu iki kelimenin karıştırılmasının temel nedeni şu olabilir ki, İngilizcede aitlik bildirmek adına kelimeye ‘s takısı getirilmektedir. Örnek verecek olursak,
The dog’s food. Köpeğin yemeği. (Bu yemek köpeğe aittir.)
The notebook’s pages. Defterin sayfaları. (Bu sayfalar deftere ait olan sayfalardır.)
Who, your, it gibi zamirlerde ise durum böyle değilken, bu zamirler kendi aitlik bildirme özelliklerine sahipler. Bir takıya ihtiyaç duymuyorlar. Fakat şöyle düşünün, eğer whose kelimesi olmasaydı ve aitlik anlamı who’s şeklinde veriliyor olsaydı, cümlede bu kelimenin aitlik anlamı vermek için mi yoksa who is anlamını vermek için mi kullanıldığını anlamak çok zor olacaktı.
Farkı kolayca anlayabilmek adına her iki kelime yerine de who is ekleyebilirsiniz. Örneğin,
Whose bike are we taking? (Kimin bisikletini alıyoruz? / Kime ait olan bisikleti alıyoruz?)
Who’s the person in charge here? Burada yetkili olan kişi kim?
Whose bike are we taking?
Bu cümlede whose yerine who is koyduğumuzda cümle hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Bu durumda kullanılması gereken kelimenin whose olduğunu rahatça çıkarabilirsiniz.
Who’s the person in charge here?
Bu cümlede whose yerine who is koyduğumuzda ise anlamın değişmediğini görebilirsiniz. Bu durumda doğru seçeneğin who is olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz.
Whose ile İlgili Cümleler
- Ashley Gen has a seventeen -year -old son whose ambition is to be a lawyer. Asyley Gen’in amacı bir avukat olmak olan on yedi yaşında bir oğlu var.
- Whose party is that anyway? O kimin partisi ki zaten?
- You should not ask me because, I do not saw whose fault that is. Bana sormamalısın çünkü, kimin suçu olduğunu ben görmedim.
- Okay, so whose turn is it? Tamam, peki sıra kimde?
- This is the movie whose title I could not remember. Bu adını hatırlayamadığım film.
- Whose bag is this? Bu kimin çantası?
- They are announcing the students whose grades are good. Notları iyi olan öğrencileri anons ediyorlar.
- Whose motorbike are you riding? I am riding Remziye’s motorbike. Kimin motorunu sürüyorsun? Remziye’nin motorunu sürüyorum.
- Whose purse was stolen in the office? Ricky Gercais’s purse. Kimin çantası ofiste çalındı? Ricky Gervais’in çantası ofiste çalındı.
- I just could not tell whose car it was, even though the cops asked me many times. Arabanın kime ait olduğunu asla söyleyemedim, hem de polislerin bana pek çok sefer sormuş olmasına rağmen.
- Whose shirt is that? It is hers. O kimin tişörtü? Onun.
- Whose keys is he searching for? Alicia’s keys. Aradığı anahtarlar kimin? Alicia’nın.
- Whose is this computer? This computer is my boyfriend’s. Bu bilgisayar kimin? Bu bilgisayar benim erkek arkadaşımın.
- Whose pencil did you borrow? I borrowed Remzi’s pencil. Kimin kalemini ödünç aldın? Remzi’nin kalemini ödünç aldım.
- Whose voice is this? Jeffrey’s. Bu kimin sesi? Jeffrey’nin.
- Whose smart phone were you looking at when I just called you? Zeki’s. Seni aradığım an kimin akıllı telefonuna bakıyordun? Zeki’nin.
- Whose parents were divorced on that horrible day? O korkunç günde kimin annesi ve babası boşanmıştı?
- I saw a man whose shirt was really dirty. Tişörtü gerçekten çok kirli olan bir adam gördüm.
- Whose was this camera? It was Jenny’s but she is not here at the moment. Bu kamera kimindi / kime aitti? Jenny’ye aitti fakat kendisi şu anda burada değil.
- Whose seat is that? It is his. Bu koltuk kimin? Onun.
- Whose glasses did you wear ? I wore Tarkan’s glasses. Kimin gözlüklerini taktın? Tarkan’ın gözlüklerini taktım.
- I will meet with my friend Aslı in two hours whose voice is really nice. Sesi gerçekten hoş olan arkadaşım Aslı ile iki saat içerisinde buluşacağım.
- Whose airpods are these? They are Barbie’s. Bu airpodlar kimin? Barbie’nin.
- Whose turn is it to take out the garbage? Çöpü çıkarmak için kimin sırası?
- She is the one whose cooking skills are the best. O yemek pişirme becerileri en iyi olan kızdır.
- Whose cows are those? They are Madonna’s cows. Kimin inekleri bunlar? Onlar Madonna’nın inekleri.
- Whose turn is it to buy some coffee? Kahve almak için sıra kimde?
- Wittgenstein is the philosopher whose ideas are the best. Wittgenstein fikirleri en iyi olan felsefecidir.
Whose ile Sıfat Tamlamaları ve Cümle Örnekleri
Bir ismin önüne o isim ile ilgili bilgi veren sıfatların eklenmesi ile oluşturulmuş kelime grubuna sıfat tamlaması denmektedir.
İngilizce sıfat tamlaması örneklerini beraber inceleyelim;
- small headed woman: küçük kafalı kadın
- two windowed house: iki pencereli ev
- four doored car: dört kapılı araba
- short tailed dog: kısa kuyruklu kedi
- long legged girl : uzun bacaklı kız
The little boy whose eyes are blue, just shouted at me. cümlesindeki sıfat tamlaması blue eyed little boy olacaktır. Cümleyi düzenleyelim;
The blue eyed little boy, just shouted at me. Mavi gözlü küçük çocuk, bana az önce bağırdı.
Yukarıda söz ettiğimiz, whose kullanımının dört farklı şeklini farklı bir cümle için inceleyelim.
- The man whose hair is brown has gone to Italy.
- The man who has brown hair has gone to Italy.
- The man with the brown hair has gone to Italy.
- The brown haired man has gone to Italy.
Yukarıda gördüğünüz dört cümlenin de Türkçe karşılığı aynıdır: Kahverengi saçlı adam İtalya’ya gitti.
Fakat bir başka yapıda olan ‘mor bluzlu kadın bulaşıkları yıkadı’ cümlesi, yalnızca üç şekilde kurulabilir.
- The woman whose shirt is purple did the dishes.
- The woman who has purple shirt did the dishes.
- The woman with purple shirt did the dishes.
Burada, mor bluzlu olmak bahsi geçen kadının doğuştan getirdiği bir özellik olmadığından sıfat tamlaması yapısında bir cümle kurmak mümkün değildir.
Bu tarz durumlarda, eşyaları nitelemek adına whose yerine of which kullanılmaktadır.
My shirt of which is purple is a new shirt. Rengi mor olan bluzum yeni bir bluzdur.
She has a book of which I can not remember its name. Onun adını hatırlayamadığım bir kitabı bar.
The dog whose tail is long is running towards us. Uzun kuyruklu köpek bize doğru koşuyor.
He likes brown haired people. O kahverengi saçlı insanlardan hoşlanır.
The cat with the short tail ate the fish. Uzun kuyruklu kedi balıkları yedi.
The man who has a beautiful sense of humor is my husband. Güzel bir mizah anlayışı olan adam benim kocamdır.
The girl with the dragon tattoo is going to eat all the cake. Ejderha dövmeli kız, tüm pastayı yiyecek.
The teacher has come. Öğretmen geldi tarzı bir cümle kurduğumuzda, sözü geçen öğretmenin spesifik olarak hangi öğretmen olduğunun anlaşılması ve ifadesi için öğretmenin bir sıfat tümceciği ile nitelenmesi gerekmektedir.
The teacher who teaches philosophy is engaged to the other teacher in that school. Felsefe öğreten öğretmen, okuldaki diğer öğretmen ile nişanlıdır.
Burada kullanılan adjective clause yani sıfat tümceciğinin kullanımı zorunludur. Sözü geçen kişinin bilinen bir kişi olarak anlaşılabilmesi için, nitelenen ismin bu sıfat tümceciği ile beraber verilmesi gerekmektedir.
Fakat eğer ünlü bir kişiden söz ediyor olsaydık, Wittgenstein ya da Kant gibi, öznenin bir adjective clause ile nitelenmesi durumu zorunlu olmazdı. Çünkü bu durumda kişi zaten biliniyor, tanınıyor. Fakat yine de, sözü geçen kişi ile ilgili fazladan bir bilgi vermek isterseniz adjective clause kullanmanızda bir sakınca da yoktur.
Wittgenstein, who wrote Tractatus Logico-Philosophicus , was a wise man. Tractatus Logico-Philosophicus’u yazan Wittgenstein bilge bir adamdı.
Bu örnekte de görmüş olduğunuz gibi, bu tarz cümlelerde adjective clauselar yani sıfat tümceciklerini kullanmak zorunlu değildir ve her zaman iki virgül arasına yazılırlar. Virgüller arasına yazılan bu sıfat tümceciğinin o cümleden çıkarılması durumunda anlamda herhangi bir değişiklik olmaz.
Immanuel Kant, whose ideas are world famous, was German. Fikirleri dünyaca ünlü olan Immanuel Kant, bir Alman’dı.
İki virgül arasında bulunan sıfat tümceciği çıkarıldığında ana cümle,
Immanuel Kant was German. Immanuel Kant bir Alman’dı.
şeklini alır ve bu sayede verilmek istenen asıl anlamda bir eksiklik ya da değişiklik olmaz.
Cümle Örnekleri :
She has an antique chair. Its value is over $ 2000.000. Onun antika bir sandalyesi var. Değeri iki milyon doların üzerinde.
She has an antique chair whose value is over $ 2000.000. Onun, değeri iki milyon doların üzerinde olan bir antika sandalyesi var.
This is the man. I asked his help. Bu o adam. Onun yardımını istedim.
This is the man whose help I asked. Bu, yardımını istediğim o adam.
The boy called the cops. His bike was lost. Oğlan, polisleri aradı. Bisikleti kaybolmuş.
The boy whose bike was lost called the cops. Bisikleti kaybolan oğlan, polisleri aradı.
This is the house. Its furniture are very beautiful. Bu o ev. Mobilyaları çok güzel.
This is the house whose furniture are very beautiful. Bu, mobilyaları çok güzel olan o ev.
I met a girl. Her brother works in the supermarket. Bir kız ile tanıştım. Erkek kardeşi süpermarkette çalışıyor.
I met a girl whose brother works in a supermarket. Erkek kardeşi süpermarkette çalışan bir kız ile tanıştım.
The teacher gives hard tests. I am taking his course. Öğretmen zor sınavlar veriyor. Ben bu dersi alıyorum.
The teacher whose course I am taking gives hard tests. Dersini aldığım öğretmen zor sınavlar veriyor / hazırlıyor.
I saw a movie. Its cast is good. Bir film izledim. Oyuncuları iyi.
I saw a movie whose cast is good. Oyuncuları iyi olan bir film izledim.
The little boy is shouting at the dog. His voice is really annoying. Küçük oğlan köpeğe bağırıyor. Sesi gerçekten rahatsız edici.
The little boy whose voice is really annoying is shouting at the dog. Sesi gerçekten rahatsız edici olan küçük oğlan, köpeğe bağırıyor.